Faydalı Bilgiler

Pilates'in Bel Ağrısı, Postür Bozukluğu, Kas-İskelet Yaralanmalarının Rehabilitasyonu Üzerinde Etkisi

 

Fiziksel  antrenman  yaklaşımı  olarak  ele  alınan  Pilates  egzersizlerinin  koordinatif  motor beceriler ve antropometrik parametreler üzerine etkilerinin yanı sıra bel ağrısı, postür bozukluğu ve  kas-iskelet  yaralanmalarının  rehabilitasyonu  üzerine  etkilerine  yönelik  gerçekleştirilmiş araştırmalar da mevcuttur. Emery ve ark., (2010), Pilates antrenman programının kol-gövde postür, kuvvet, esneklik ve biomekanik yapılar üzerine etkilerini araştırdıkları çalışmalarına 19 denek (n=9 kontrol, n=10 deney  grubu)  dahil  etmiştir.  

Antrenman  grubu  haftada  2  kere  1  saatlik  Pilates  egzersizi uygulamıştır. Uygulama; postür, abdominal kuvvet, omuz hareket açıklığı ve maksimal omuz fleksiyonundan oluşmaktadır. Uygulamalar sırasında boyun, omuz ve gövde kinematikleri ve 16 kasın aktivitesi kaydedilmiştir. Araştırma sonucunda Pilates antrenman programının abdominal kuvveti iyileştirmede, merkez postürün yanı sıra üst omurga postürünün stabilizasyonunda etkili olduğu  saptanmıştır.  Sonuçlar  Pilates  egzersizlerin  boyun-omuz  bozukluklarını  iyileşirmede etkili bir antrenman metodu olduğunu göstermektedir. Blum’un  (2002),  skolyozlu  bayanlarda  gerçekleştirdiği  örnek  olay  incelemesi  de  Pilates egzersizlerinin rehabilitasyon amaçlı kullanımına bir örnek olarak gösterilebilir.  

Blum (2002), skolyozlu  bireylerde  ameliyat  ya  da  koruyucu  tedavi  yaklaşımlarının  yerine  Pilates  tipi egzersizlerin seçiminin  daha  yararlı  olacağını  ifade  etmektedir.  Araştırma  sonuçları,  Pilates egzersizlerinin fiziksel güçsüzlük ve aktivite sınırlılıklarının üstesinden gelinmesinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Pilates  egzersizlerinin  bel  ve  bel  bölgesi  rahatsızlıklarının  rehabilitasyonunda kullanılabilirliğine  yönelik  bazı  çalışmalar  bulunmaktadır.  Modern  toplumun  en  yaygın problemlerinden  biri  olan  bel  ağrısı  (McBeth  ve  Jones,  2007),  etiolojisinin  güçlü belirleyicilerinden biri gövde ekstensör-fleksör kasların dengesizliğinin neden olduğu vertebral kolonstabilizasyonudur  (Lee  ve  ark., 1999). Kronik bel ağrısı (CLBP) yetişkin popülasyonda sıklıkla görülen [McBeth ve Jones, 2007; Carr ve Moffett, 2005) ve derin abdominal kasların fonksiyon  kaybı  ve  güçsüzlüğü  ile  ilişkisi  bulunan  bir  rahatsızlıktır  (Hodges  ve  Richardson, 1999; O’Sullivan ve ark., 1997) “Merkez kasları” olarak ifade edilen derin abdominal kaslar; m. transversus  abdominis  (TA),  m.  multifidus  (MF),  pelvik  taban  ve  diyafram  kaslarını içerirmektedir. Pilates egzersiz teknikleri, özellikle  yukarıda ifade edilen "merkez kaslarının" sıkılığı  ve  kuvvetini  submaksimal  olarak  arttırmayı  ve  eklemlere  olan  baskıyı  azaltmak  için lumbar bölgedeki omurgayı uzatmayı ve esnetmeyi amaçlamaktadır (Cole ve Herring, 1997).

1990’lı  yılların  başından  itibaren  Pilates  egzersizleri  bel  rehabilitasyon  metotları  arasına girmiştir.Lee  ve  ark.  (1999),  gövdenin  fleksör  ve  ekstensör  kasları  arasındaki  dengesizliğin, LBP’ye (Lower Back Pain) neden olan bir risk faktörü olup olmadığını incelemişlerdir. 30 erkek ve 37 bayan olmak üzere 67 kişilik bir örneklem ile gerçekleştirilen araştırma ile gövde kas kuvveti,  gövde  ekstensiyon-fleksiyon  ve  gövde  rotasyon  birimleriyle  izokinetik  olarak  (60 derece\sn)  ölçülmüş  ve  agonist\antagonist  rotasyonda  ekstensiyon\fleksiyon  ve  sol  sol-sağ rotasyon  oranları  hesaplanmıştır.  Ayrıca  katılımcıların  ekstensiyon,  fleksiyon,  sağa  ve  sola rotasyon sırasında peak tork kuvvetleri ölçülmüştür. Alt bel ağrısı sıklığını belirlemek için 5 yıllık ileriye dönük bir çalışma gerçekleştirilmiş ve katılımcılar alt bel ağrısı olmayan (5 yıllık period boyunca alt bel  ağrısı görülmeyen katılımcılar) ve alt bel  ağrısı olan grup (bu period boyunca alt bel ağrısı olan katılımcılar) olarak iki düzeyde sınıflandırılmışlardır.  

Araştırmanın sonucunda alt bel ağrısı olan grup 8 bayan ve 10 erkek katılımcıdan oluşmuştur. Alt bel ağrısı olan ve olmayan grubun yaş, ağırlık, peak tork değerleri ya da sol\sağ rotasyon oranları arasında herhangi bir faklılık gözlenmemiştir. Ancak, alt bel ağrısına sahip grubun ekstensiyon\fleksiyon oranları  (erkekler,  0.964\-0.27;  bayan,  0.77  +\-0.19),  alt  bel  ağrısına  sahip  olmayan  grubun değerlerinden (erkekler, 1.23 +\-0.28; bayanlar, 1.00 +\-0.16) istatistiksel açıdan (p< 0.05) daha düşük  olduğu  kanıtlanmıştır.  Araştırma  sonuçları  ekstensör  kas  kuvvetinin  fleksör  kaskuvvetinden  daha  düşük  olma  durumunun  alt  bel  ağrısında  bir  numaralı  risk  faktörü olabileceğini göstermektedir.  

Pilates egzersiz yöntemi ile ilgili uyguladıkları çalışmalarını destekleyici çalışma O’Sullivan ve  ark.,  (1997)  tarafından  yürütülmüştür.  Bu  çalışma,  core  egzersizi  sırasında  (abdominal drawing  in  manoeuvre)  abdominal  kasların  devreye  girme  paternini  incelemeye  yönelik yürütülmüştür. Veriler; yüzeyel Elektromyografi kullanılarak, 12 kronik alt bel ağrısına (CLBP) sahip  fiziksel  olarak  aktif  birey  ve  10  kontrol  grubundan  elde  edilmiştir.  Kontrol  grubunun belirlenen core egzersizi sırasında internal oblig kas ile üst rektus abdominus’u minimal olarak aktive ettikleri gözlenmiştir. CLBP grup ise bunu başaramamıştır. Bu bulgular; CLBP’li grubun kas-iskelet  fonksiyon  kaybına  sahip  olduğunu  göstermektedir.  Bu  bağlamda,  CLBP’nin  derin abdominal  kaslarındaki  (m.  transversus  abdominus,  pelvik  taban  kasları,  diyafram  ve  m. multifudus) fonksiyon kaybı ve kuvvetsizlikle bağlantılı olabileceğini ifade edebiliriz.  

Hodges ve Richardson (1999)’nın gerçekleştirdiği araştırma sonuçları ise derin abdominal kaslarındaki  artan  fonksiyon  ve  koordinasyonun,  bel  rahatsızlığına  sahip  hastalardaki  LBP’yi azalttığını  göstermektedir.  Ayrıca  Cole  ve  Herring,  1997;  Granata  ve Wilson,  2001;  Griffin, 2001; Nadler ve ark., 2002 tarafından gerçekleştirilen araştırmalar da LBP’nin rehabilitasyonu için  merkez  bölgesinin  (core)  kuvvetlendirilmesi  ve  stabilizasyonuna  yönelik  egzersizlerin yapılması  gerektiğini desteklemektedir. Anderson (2000) tarafından ifade edildiği  gibi Pilates egzersizleri  merkez  bölgesinin  kuvvetlendirilmesi  ve  stabilizasyonuna  yönelik  temel  egzersiz yöntemlerinden biri olarak ele alınabilinir. Garcı ́a ve ark. (2004), tarafından yapılan bir başka çalışma bu sonucu destekler niteliktedir.  

Çalışma; Pilates metodunun gövde fleksör ve ekstensör kaslarının izokinetik fonksiyonu üzerindeki etkilerini değerlendirmek amacıyla tasarlanmıştır. 20 sağlıklı deneğin (16 bayan, 4 erkek) kullanıldığı araştırmada, 12 hafta boyunca spesifik Pilates ekipmanı  (Reformer,  Cadillac,  Wunda-chair,  Electric-chair,  Pedi-pull, Barrel,  Magic  circles) kullanılarak  25  pilates  oturumu  gerçekleştirilmiştir.  Araştırma  sonucunda  gövde  ekstensör fonksiyonunda değerlendirilen tüm parametrelerde (peak tork –%25, p = 0.0004; total iş –%28, p = 0.0002; ortalama güç –%30, p = 0.0002; gerçekleştirilen total iş grubu–%21,  p  =  0.002) iyileşmeler gözlenmiştir. Gövde fleksörlerinin ekstensörlere oranı Pilates antrenmanından sonra azalmıştır (peak tork –24%, p = 0.0001; total iş –23%, p = 0.002; ortalama güç –25%, p = 0.01; gerçekleştirilen total  iş  grubu –14%,  p  =  0.04).  Araştırma  bulguları,  Pilates  antrenman metodunun  gövde  ekstensör  kaslarını  kuvvetlendirmede  ve  gövde  ekstensör  ve  fleksör  kaslar arasındaki dengesizliğin azaltılmasında etkili bir araç olduğunu göstermektedir.

Eğitmen Sn. Hasan Çakmak'dan alıntıdır.